Küçük ve masum bir bebek 19. Yüzyıl zamanı batıl inançlar sebebiyle günahsız da olsa annesi tarafından cadıların yetiştirmesi üzere ıssız ve kimsenin bilmediği bir mağaraya bırakılır. Küçük bebek genç bir kız olana kadar yalnızca o mağarada kalır ve dışarıdan bir haber büyür. Cadıların ona öğrettikleri ve insansı bir dürtüyle gelen merakla dış dünyayı terk eder ve mağaradan artık çıkması gerektiğine karar verir. Ağaçların ve güneşin güzelliği kızın gözlerini kamaştırırken tam o sırada nehrin kenarında duran masum bir köylüye rastlar. Nasıl olduğunu anlamadan bu suçsuz köylü kızın ellerinde can verir. Onun kılığına büründüğünü anlayan kız bu korkunç gücün onun hayatı olduğuna karar verip bunu devamlı olarak kullanması gerektiğini düşünür.