László Toth ve eşi Erzsébet, Amerika’ya yeni bir hayat kurma umuduyla geldiklerinde, kaderleri Harrison Van Buren’in davetiyle farklı bir yöne sapar. Van Buren, onlara servet ve güç vaat ederken, László’dan devasa bir modernist anıt tasarlamasını ister. Ancak inşaat ilerledikçe, binanın temelinde saklı, unutulmuş bir geçmişin fısıltıları yükselir. Gece yarıları yankılanan garip sesler, mimarın düşlerine sızan hayaletler gibi görünmeye başlar. Erzsébet, eşinin saplantıya dönüşen tasarım sürecinde eridiğini fark ederken, Van Buren’in gerçek niyetlerini sorgulamaya başlar. László, binanın şekillendikçe ruhunu yitirdiğini hissetse de, projeyi yarıda bırakmayı reddeder.