Bir kadının, banliyödeki ev hayatına ve bir çocuk yetiştirme rutinine alışırken, anneliğin derinlerinde kök salmış vahşi gücü yavaşça kabul etmeye başlaması, kendisini bir köpeğe dönüşmeye başladığının tuhaf ve inkar edilemez işaretlerine giderek daha fazla dikkat etmeye başlamasıyla şekillenir. Bu süreç, onun fiziksel ve ruhsal değişimlerini gözlemleyerek, anne olmanın getirdiği içgüdüsel kuvvetin etkisi altında, çevresindeki dünyaya bakış açısını da radikal bir şekilde değiştirmesine neden olur. Bedenindeki değişimlere karşı duyduğu şaşkınlık ve merak artarken, doğallığa dönüşen bu evrimsel süreç, ona hayatının farklı bir yönünü keşfetme fırsatı sunar.