Sahne ışıkları altında, kalabalığın coşkulu alkışlarıyla motive edici konuşmalar yapan genç bir kadın vardı. Dinleyicilerine umut, azim ve kararlılıkla her şeyin üstesinden gelinebileceğini anlatıyordu. Ancak kimsenin bilmediği bir gerçeği vardı: Başının arkasında, günlerdir geçmek bilmeyen, dayanılmaz bir kaşıntı hissiyle boğuşuyordu. Bu rahatsızlık, onun hem fiziksel hem de zihinsel olarak huzurunu kaçırıyor, geceleri uykusuz geçiriyor ve gündüzleri bile içsel bir savaş vermesine neden oluyordu. Kaşıntının nedenini bulmak için defalarca doktora gitmiş, bitkisel tedaviler denemiş, hatta meditasyona yönelmişti ama fayda görememişti. Her konuşmasında güler yüzlü ve kararlı görünse de, içinde tarifsiz bir huzursuzluk büyüyordu.