David’in arabası, eski zamanlardan kalma bir ritüel gibi yolda ilerliyordu. Sarah, karşılaştığı bu tuhaf yol arkadaşıyla birlikte, bilinmeyen rotalara adım attı. GPS’in yönlendirdiği patikalar, geçmişin gölgelerini önlerine seriyordu. Her durak, eski yaraları ve unutulmuş anıları su yüzüne çıkardı. Bir nehir kenarında durup güneşin batışını izlediler; sessizlik, kelimelerden daha çok şey anlatıyordu. Manzaralar, renkleri ve detaylarıyla onları büyülüyordu. Yolculuk ilerledikçe birbirlerine daha çok açıldılar. Hayatlarının geri kalanını paylaşma düşüncesi kafalarını kurcalıyordu. Ancak varış noktası, onları bir seçim yapmak zorunda bırakıyordu. Gelecekleri, o tek kararla şekillenecekti.